Dünyamızın dış kabuğu, 1960’lardan bu yana kabul gören teoriye göre, milyarlarca yıldır levhalar üzerinde hareket halinde. Bu levhaların hareketleri dünyamızın; atmosferik durumlar, dağların oluşumu, volkan patlaması, okyanusların muhafazası ve depremlere kadar gösterdiği her türlü faaliyetini kimi zaman direkt, kimi zaman da dolaylı yoldan kontrol ediyor.
Levha hareketleri, gezegenimizin devasa levhalarının sürekli hareket halinde olduğu ve birbirleriyle etkileşime girerek, Dünya’nın üst katmanlarının (yani kabuğunun) volkanik aktivite, deprem, dağların oluşumu gibi süreçler yaşayıp üzerlerine gelen yeni katmanlarla değişimine yol açan sürekli bir işlem.
Yapılan araştırmalar, Dünya’nın kabuğunun (yani okyanusların, kıtaların bulunduğu, bizim yaşadığımız üst kısımların) altında toplamda 12 büyük ‘levha’ olduğunu gösteriyor ve bu levhalar da oldukça uzun süredir sürekli hareket halinde. Günümüzden 3,4 milyar yıl önce başladığı hesaplanan levha hareketlerinde, levhaların birleştikleri noktalardaki birbirlerine göre hareketleri de yeryüzünde deprem, volkanik hareketlilik, dağların ve okyanus çukurlarının oluşmasını sağlıyor.
Levha hareketlerinin temelinde ısı yatıyor. Dünyanın çekirdeğinden aldığı ısı ile sıcaklığı artan magma, ısındıkça yoğunluğunu kaybeder ve bunun sonucunda da çekirdekten uzaklaşarak yükselir. Ancak uzaklaşıp, yer kabuğuna yaklaştıkça ısısını kaybedip, tekrar yoğun hale gelir. Ve evet, tahmin edeceğiniz gibi, yoğunlaşması ile tekrar çekirdeğe doğru harekete geçiyor. İşte tüm bu döngü de konveksiyonel akım olarak adlandırılıyor ve bunlar da magma üzerinde yüzen levhaların farklı yönlerde hareket etmesine ya da ‘kaymasına’ sebep oluyor.