1990’ların fütüristleri şimdiye kadar çoktan su altında yaşayacağımızı ya da uçan arabalara bineceğimizi öngörmüştü, ancak şimdi uzmanlar çok daha karanlık bir gelecek konusunda uyarıyor.
Teknoloji uzmanlarının bazıları 2050 yılına kadar yapay zekânın insanları köleleştireceğinden ya da iklim değişikliğinin dünyanın büyük bölümünü yaşanmaz hâle getireceğinden korkuyor. Bazıları ise uzaylılarla temasa geçmiş olacağımıza inanıyor ancak bunun iyi mi yoksa kötü mü olacağı henüz bilinmiyor.
Bunlara karşılık teknolojinin ölümden sonraki yaşamı mümkün kılacağına dair tahminler de hesaba katıldığında, geleceğimiz sadece felaket senaryolarından ibaret görünmüyor.
Şu anda insanlar yapay zekânın potansiyel olarak iş kayıplarına neden olacağına odaklanmış durumda, ancak gerçek çok daha kötü olabilir. The Uncreative Agency adlı bir yapay zekâ aracı yaratan küresel reklam ajansı DDB EMEA’nın baş strateji sorumlusu George Stakhov’a göre de durum böyle.
Stakhov konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: ‘‘İnsanlar yeni teknolojilerin etkilerini kısa vadede abartma, uzun vadede ise küçümseme eğiliminde. Bu durum Amara Kanunu olarak biliniyor. Şu anda yapay zekâ furyasının zirvesindeyiz ve insanlar önümüzdeki birkaç yıl içinde beyaz yakalı işlerin GPT-4 tarafından yok edileceği konusunda paniğe kapılıyor.’’
Ancak Stakhov, 2050 yılına kadar YZ’nin dünyayı ‘‘kökten’’ değiştireceği uyarısında bulunuyor.
‘‘YZ’yi kontrol edenlerin büyük bir güç kazanacağı, nüfusun yüzde 99’unun ise haklarından mahrum kalacağı karanlık bir YZ geleceği var’’ diyor Stakhov. ‘‘YZ efendileri dünyanın verilerini kontrol edecek ve geri kalanımızı kendi kölelerine dönüştürecek.’’
‘‘Bunun alternatifi ise herkesin daha iyi sağlık hizmetleri, daha hızlı ulaşım ve daha az kirlilik yoluyla YZ’den yararlandığı parlak bir teknolojik gelecek senaryosu. Makineler gerçekten de işin çoğunu yapacak ve temel bir ücret yaygınlaşacak, bu da bizi daha fazla boş zamanın tadını çıkarmak ve insani ihtiyaçlarımızı karşılamak için özgür kılacak. Bu ayrıca toplumsal olarak eğitime yaklaşımımızda köklü bir değişikliği de beraberinde getirecek.’’
‘‘Gerçeklik ise muhtemelen bu karanlık yapay zekâ köleliği ile parlak teknolojik gelecek arasında bir yerde olacak.’’
Londra’da bir teknoloji PR ve iletişim danışmanlığı şirketi olan Gallium Ventures’ın kurucusu Heather Delaney, 2050 yılına kadar insanların vücutlarına çip yerleştireceğini ve böylece kendini ‘geliştireceğini’ düşünüyor. Vücudun yaşamsal faaliyetlerini izleyen bu çipler sayesinde insanlar sağlık durumları hakkında devamlı bilgi sahibi olabilecek.
Hatta şimdiden Delaney’nin eline kapıları açmasını sağlayan çok basit bir çip yerleştirilmiş durumda.
Delaney şöyle açıklıyor: ‘‘2050’ye doğru baktığımda sağlık durumunu, performansını ya da refahını iyileştirmek isteyen insanların bazı biyolojik yönlerini değiştirdiği yöntem olan biohacking de dahil olmak üzere teknolojide bir dizi alanda büyüme görmeyi bekliyorum.’’
‘‘Elime yerleştirilen bir çip sayesinde kapıları açabiliyorum ve insanları şirketimin web sitesine, sosyal medyaya ve birkaç örneğe yönlendirebiliyorum.’’
Gelecekte biohacking’in yaygınlaşacağına ve insanların sağlık koşullarını iyileştirmesine olanak sağlayacağına inanan Delaney şöyle devam ediyor:
‘‘2050 yılına kadar, biohacking kullanımı sayesinde insanların vücutlarının sağlık ve fitness programlarına nasıl tepki verdiğinden yutulan ilaçların kan dolaşımına veya mide duvarına ne zaman ulaştığına kadar her şeyi daha iyi anlayacağız.’’